Ebeveyn – Çocuk Notlar

Her bireyin içinde iyi olmaya dair bir inanç vardır. Ancak çocuklukta sürekli eleştirilen, yanlış anlaşılan ya da olumsuz etiketlenen bireyler, zamanla kendilerini “yeterince iyi olmayan” biri olarak görmeye başlar. Bu durum, bazı çocuklarda içe kapanmaya, bazılarında ise başkalarının sevgisini kazanmak için sürekli çabalayan bir kişilik yapısına yol açabilir.

Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi, bu döngüyü anlamak açısından önemlidir. Maslow’a göre insanın kendini gerçekleştirmesi, önce güven, sevgi ve aidiyet gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasına bağlıdır. Eğer bir çocuk bu ihtiyaçlardan mahrum kalırsa, ilerleyen yıllarda kendi değerini başkalarının onayına göre belirlemeye eğilimli olur. “Sevilmek için iyi olmalıyım” düşüncesi, onun kim olduğunu unutturabilir.

Güvenin Temeli

Psikolojik gelişimin ilk evresi “temel güvene karşı güvensizlik”tir.
John Bowlby ve Mary Ainsworth’ün bağlanma kuramlarına göre, bir bebek ihtiyaç duyduğunda yanına gelen, onu sakinleştiren bir ebeveyne sahipse, dünyayı güvenilir bir yer olarak algılar.
Ancak ebeveynin tutumu değişken, cezalandırıcı ya da mesafeli olduğunda, çocukta kaygı ve güvensizlik oluşur. Bu güvensizlik, ilerleyen yaşlarda da ilişkilerine yansır; kişi ya aşırı uyumlu davranarak reddedilmekten kaçınır ya da kimseye yaklaşmamayı seçer.

Kurallar ve Sınırlar

Ailedeki kurallar, çocuğun dünyayı anlamlandırmasında rehberdir. Ancak bu kurallar belirsiz, keyfi veya çelişkili olduğunda çocuk için karmaşa yaratır.
Bir gün övülen davranışın ertesi gün cezalandırılması, çocukta şu duyguları tetikler:

  • Kaygı: “Ne zaman yanlış yapacağımı bilmiyorum.”

  • Suçluluk: “Sürekli hata yapıyorum.”

  • Şaşkınlık: “Doğru olan ne?”

Bu belirsizlik, çocuğun iç dünyasında da sınırların karışmasına neden olur. Ne istediğini, neye ihtiyacı olduğunu ayırt edemez. Sonuçta kendi faydasına olmayan davranışları bile “sevilmek için gerekli” sanabilir.

“İyi” Olma Çabası

Olumsuz geri bildirimlerle büyüyen çocuklar, “iyi” olmanın sevgiyle eşdeğer olduğuna inanır. Böylece kendi duygularını bastırır, öfkesini veya üzüntüsünü gösteremez hale gelir.
Zamanla bu tutum yetişkinlikte de sürer: Kişi, “iyi bir evlat”, “iyi bir arkadaş” ya da “iyi bir çalışan” olmak uğruna kendi ihtiyaçlarını unutur.
Terapide sıkça görülür; kişi “herkesin iyisi” olmaya çalışırken, aslında kendisi olmayı unuttuğunu fark eder.

Görülmek ve Onarılmak

Her çocuğun en temel ihtiyacı, görülmek ve anlaşılmaktır.
Bu, mükemmel olduğu için değil, olduğu haliyle kabul edilmesiyle gerçekleşir.
Ne yazık ki bazı ebeveynler, “ağlama”, “büyütme”, “önemli değil” gibi ifadelerle çocuğun duygularını geçersiz kılabilir.
Oysa duyguların adı konulduğunda, çocuk onları tanımayı ve düzenlemeyi öğrenir.

Ebeveynlik hatasız olmayı değil, farkında olmayı gerektirir.
Bir ebeveyn “Seni yanlış anladım” diyebildiğinde, bu güveni zedelemez — aksine onarır.
Çocuğun zihninde oluşan “dünyada biri beni gerçekten anlıyor” duygusu, ruhsal dayanıklılığın temelini oluşturur.

Son Söz

Her çocuk, olduğu haliyle sevilmeye ve anlaşılmaya layıktır.
Ebeveynliğin amacı çocuğu mükemmel yapmak değil, onun kendisi olmasına alan açmaktır.
Maslow’un piramidinin en tepesindeki “kendini gerçekleştirme”, aslında yetişkin bir bireyin bir zamanlar içinde bastırılmış çocuğuyla yeniden temas kurabilmesidir.

Ve bu temasın başlangıcı, bir zamanlar ona “Olduğun hâlinle de seviliyorsun” diyen bir sesle başlar.